Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde bulunan keşiş bahçesinde gerçekleşen Kerem ile Aslı'nın gerçek hikayesi eski büyükler ile kaleme alındı.
Herkesin kulaktan kulağa duyduğu Kerem ile Aslı'nın gerçek bir hikayesinin olduğunu biliyormuydunuz ? Sadece bir efsaneden ibaret olmadığını ve neredeyse ders kitaplarına konu olan Kerem ile Aslı'nın gerçek hikayesini aslen Doğubayazıt'lı olan kişilerden sorduk ve kaleme aldık.
Aslen Doğubayazıt'lı olan ve Resmi Mütercim, Farsça dilinde tercüman olan, Atatürk Üniversitesi Doğu İlleri Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı mezunu, 10 yıl boyunca sivil toplum örgütü, Doğubayazıt ve Diyadin Ceza ve Tevkif Evleri İzleme Kurulu Başkanlığı yapmış ve 2014-2019 yıllarında Iğdır İl Göç Müdürlüğü yapan sayın Muhlis Lordoğlu anlatımı ile kaleme alındı.
Sayın Muhlis Lordoğlu Doğubayazıt'ın eski büyüklerinden ve kendi büyüklerinden, ailesinden anlatımları ile günümüze ulaştırdı. Sayın Muhlis Lordoğlu'ndan anlatım tamamen şöyledir ; " Kerem aslen o dönemde İran şahının oğludur, Aslı ise İran şahının haznedarı olan Keşiş'in kızıdır. Kerem Aslı'ya olan aşkını babasına anlatmaya karar veriyor. Kerem İran şahı olan babasına aşkını anlatınca babası Kerem ile Aslı'nın evlenmesini istiyor. Fakat haznedarı olan Keşiş çocuklarının ve doğal olarak Aslı'nın evlenmesini istemiyor. İstememesinin sebebi haznedar olan Keşiş'in kendi dinine bağlı olan Hristiyan bir Ortadoks olmasıdır. Evliliği bir türlü kabullenmeyen Keşiş İran Şahına birşey diyemediği için bir gece ansızın kızı Aslı'yı alıp İran'ın Urmiye şehrine günlerce yol katederek geliyor. Urmiye'ye gelme sebebi o dönemde Hristiyan ve Ermenilerin çok yaşamasıdır. Keşiş ve kızı Aslı Urmiyede kaldıkları dönemde Kerem'de Keşiş ve Aslı'nın izini sürmeye başlıyor. Aslı ile Kerem'in dillere desten bir aşkı olduğu için o dönemde herkes tarafından biliniyor. Aslı'nın babası olan Keşiş Urmiye'de de bu söylentileri duyunca oradanda kızı Aslı'yı alıp Şimdiki ismi ile Doğubeyazıt ilçesine o dönemde Beyazıt Beyler Beyliği'ne geliyor. Doğubeyazıt ilçesinde şimdiki adı ile bilinen ünlü Beylerbeyliği Safiye Bahçesine gelir. Yüzlerce meyve ağaçlarının olduğu beylerbeyliğinin surlarla korunaklı olduğu Beylerbeyliği Safiye Bahçesi şimdiki ismi ile Keşiş bahçesine gelen Aslı ile babası bu Beylerbeyliği Safiye Bahçesinde bulunan bir kulübeye giriyorlar. Bu kulübe her tarafı görebilen ve her tarafa hakim bir kulübe olduğu için Aslı'nın babası tarafından tercih edilmiş. Beylerbeyliği Safiye Bahçesinde bir süre kalan Aslı'nın izini süren Kerem Doğubeyazıt ilçesinde bulunan Beylerbeyliği Safiye Bahçesine gelip Aslı ile şimdiki kalıntısı hala olan duvar köşesinde görüşüyorlar. Aşkları burada daha pekişen Aslı ile Kerem geceleri gizlice buluşur. Bunu farketen Aslı'nın babası buradanda kızını alıp ticaret merkezlerinden biri olan ve Ermeni Hıristiyanlarının çok yaşadığı şimdiki ismi ile Kayseri iline gidiyor. Kerem büyük aşkından İran İmparatorluğu varisliğini aşkından hiçe sayarak iz sürerek Kayseri'ye kadarda gidiyor ve günlerce aylarca Aslı'nın izini sürüyor, buradada görüşmeleri sürüyor. Aslı'nın babası artık bu aşka mani olamıyor. Aslı ile Kerem'in hikayesi ( Leyla ile Mecnun, Mem ile zin, Ferhat ile Şirin ) ve birçok hikayedeki kavuşamamanın aksine Aslı ile Kerem burada birbirine kavuşur ve günlerce süren bir törenle düğünleri olur ve birliktelikleri söyle son bulur. Aslı ile Kerem'in hikayesinin son bulduğu nokta Kayseri olarak biliniyor. Büyüklerden anlatımlar ile gerçek hikaye burda son buluyor. "
Günümüzde adı Keşiş bahçesi olan bu güzel bahçe bu yüzden keşiş bahçesi olarak anılıyor. Bu güzel hikayenin günümüzde daha çok nesillere aktarılmasına vesile olan sayın Muhlis Lordoğlu'na teşekkür ediyoruz.